FRANSA'NIN GÜNEYDOĞUSUNDA BULUNAN GÜZELLİK MARSİLYA

Her ülkede renkleri, tatlarıyla diğerlerinden ayrılan şehirler vardır. Fransa’nın güneydoğusunda bulunan Marsilya da etnik çeşitliliği, mimari zenginliği ve bir ucundan diğer ucuna uzanan coğrafi güzellikleriyle görülmeye değer bir yer.  Etrafı dağlarla çevrili kent kıvrımlı yolları ve 12 ay boyunca parlayan güneşiyle ünlü. Hatta şehrin büyüleyici manzarası, birçok ressamın tuvallerinde ölümsüleşmiş.  Akdeniz’in en büyük limanına sahip şehrin bir diğer önemli özelliği de ticari açıdan da oldukça aktif olması. Limanlarının konum olarak da oldukça önemli bir lokasyonda olması şehrin denizcilik alanında önemli bir yere gelmesinde etken. Provence-Alpes-Côte d'Azur’a komşu olan şehir, dağların arasında gizlenmiş nefis bir liman kenti. Ziyaretçilerini gündüz deniz, gece ise ışıklı limanıyla büyüleyen şehirde Notre Dame de la Garde Bazilikasıve Marsilya Opera Binası tarihsel bir yolculuğun başlangıç noktası olabilir.

St Nicholas Kalesi ve St Jean Körfezi’nden görülebilen ve yelkenli direkleri ile dolup taşan Vieux Port, şehrin kalbinde yer alıyor. Eski liman olarak da bilenen Vieux Port, Marsilya’da gezintiye çıkmak ve şehrin atmosferini doğrudan hissedebilmek için tercih edebileceğiniz ideal yerler arasında bulunuyor. Limanın güney rıhtımı; barlar, kafeler, balık lokantaları ve butik dükkanlar gibi eğlenceli mekanlara da ev sahipliği yapıyor.

Zengin mimari detayları ile büyüleyen Notre-Dame de la Garde  Marsilya’nın en yüksek noktası ) üzerinde bulunuyor. 1853-1864 yılları arasında inşa edilmiş olan yapı; renkli mermerleri, tematik duvar resimleri ve sıra dışı mozaikleri ile büyülüyor. 12 metre yüksekliğinde bir kaide üzerine yerleştirilen Kilisenin çan kulesi, 9.7 metre yüksekliğindeki Meryem Ana yaldızlı heykeli ile taçlandırılıyor.

Marsilya gezilecek Listenize eklemek isteyeceğiniz Chateau d’If, Fransa’nın Alcatraz‘ı olarak biliniyor. 1527 yılında inşa edilen ve 17. yüzyılda bir cezaevi olarak kullanılan şato, Vieux Port’un 3.5 km batısında bulunuyor. Alexandre Dumas’ın “Monte Kristo Kontu” romanı için de esin kaynağı olan tarihi şato, görkemli yapısı ile göz dolduruyor.

Neo-Roma ve Bizans mimarisinin güzel bir örneği olan Marseille Cathedral, 19. yüzyılda Fransa’da inşa edilen tek katedral olma özelliği taşıyor. Beyaz mermerler ve kırmızı-yeşil taşlar kullanılarak dekore edilen yapı, kubbeli dizaynı ve dekoratif mozaik işçiliği ile ilginizi çekmeyi başarıyor.

Sizi asla var olmadığını düşündüğünüz bir zamana geri götüren Abbey of St. Victor Klisesi, Marsilya  listenizde görmek isteyeceğiniz mekanlar arasında bulunuyor. 14. yüzyılda şehit olan Aziz Saint Victor’un ismini taşıyan Katolik Kilisesi; yüksek surları, metal heykelleri ve eşsiz duvar süslemeleri ile tüm zerafetini gözler önüne seriyor.

Le Panier mahallesinden birkaç sokak ötede dünyaya gelen yerel mimar ve heykeltıraş Pierre Puget’in  kentin yoksulları için tasarladığı barınak La Vieille Charité, sıra dışı mimarisi ile öne çıkıyor. Neo-klasik merkez şapeli ve şık avlusu ile daha zarif bir çağın izlerini taşıyan mimari komplekse ücretsiz olarak giriş yapabilmek de mümkün oluyor.

16. Yüzyılda yaşanan kuraklığın su kanalları ile çözüme kavuşturulması anısına inşa edilen Palais Longchamp, Fransa’daki ilk hayvanat bahçelerinden birine ev sahipliği yapıyor. Görkemli saray içindeki doğal tarih müzesi ve devasa çeşmeler, içeriye adım atıldığı ilk andan itibaren ziyaretçilerini büyülemeyi başarıyor.

Hem günümüzde hem de geçmiş dönemlerde Fransa‘nın en büyük ve önemli liman kenti olan Marsilya gezmeniz için oldukça zengin alternatifler sunuyor. Bu görkemli şehirde; etkileyici müzeleri, yıl boyu güneş alan sahilleri, leziz deniz ürünleri, şık lokantaları, misafirperver insanları ve Akdeniz tarihine ayna tutan yapıları ile göz dolduruyor. Şehrin kalbi, eğlence tekneleri ve yatların sırayla dizildiği eski liman çevresinde atıyor. Göz alıcı kumsalları, antik binaları, gelişen şehir yapısı ve dinamik gece hayatı ile öne çıkan Marsilya’yı keşfe başlamadan önce iyi bir liste hazırlamanız gerekiyor.